Tik Nedir?
Tikler istemli olarak çalışan çizgili kasların istem dışı olarak kasılmalarıdır. Sıklıkla yüzde, boyunda, omuzda görülür. Ani, aralıklı, tekrarlayıcı, ritmik olmayan hareketlerdir. Motor tikler; göz kırpma, baş sallama, dudak kenarlarının çekilmesi, alın kırıştırma, omuz silkme, kaş, göz ve boyun oynatma elleri ovuşturma, yürüme bozukluğu biçiminde görülebilir. Bazen birden çok istemsiz hareketin aynı anda ortaya çıktığı kompleks tikler de görülebilir. Vokal tikler ise çeşitli karmaşık sesler çıkarma, iç çekme, esneme, küfürlü konuşma veya boğazdan çıkarılan sesler şeklinde görülebilir. Tik, normal davranışa bir yönüyle benzer; sıklığı ve şiddeti değişiktir. Tiklerin başlama yaşı değişkenlik göstermekle birlikte genellikle ilkokul çağlarında başlar.
Görülme sıklığı
Toplum içinde görülme sıklığı % 1 –2 olarak bildirilmektedir ve erkek çocuklarda kızlara oranla daha sık rastlanmaktadır.
Tik oluşumuna neler etki eder?
Tikler genellikle iç çatışmaların, gerilimlerin belirtileri olarak değerlendirilir ve çeşitli stres yaratan durumlardan ve ruhsal sıkıntılardan sonra ortaya çıkabilir.
Bazen bir bölgede veya organda oluşan fiziksel bir tahriş veya rahatsızlık sonucunda da o bölgede ya da organda tik oluşabilir. Örneğin; boyunda veya kulakta oluşan kaşıntı veya ağrı sonrası tik ortaya çıkabilir. Ya da gözdeki görme problemi nedeniyle oluşan göz kırpma veya göz kısma, önceleri sadece hareket tekrarından ibaretken bir süre sonra alışkanlığa dönüşüp otomatik olarak yinelenebilir.
Tikler geçici olarak bastırılabilir. Tikten önce o bölgede kaşınma veya gıdıklanma şeklinde bir uyarı hissedilir. Bu duyum, hareketin yapılması isteğini uyandırır. Rahatlama da ancak hareketin yapılmasıyla oluşur. Kişi kendi kendini kontrol ederek bu isteği geçici olarak bastırabilir ama bir süre sonra istemsiz olarak tekrar ortaya çıkar ve bu durum da kişide sıkıntı yaratır.
Tikler kural olmamakla birlikte, genellikle önce yüz ve boyun civarında başlar ve zamanla aşağı bölgelere doğru iner.
Tiklerin en önemli nedenlerinden biri de taklittir. Bazen çocuklar çevrelerindeki kişilerin (anne-baba, kardeş, arkadaş vs) bazı hareketlerini taklit ederler; bu sırada davranış kusurları da taklit edilebilir. Ve yukarıda anlatıldığı gibi bu hareketler istemsiz otomatik davranışlara dönüşebilirler.
Tiklerin oluşumunda genel olarak küçük yaşlarda ortaya çıkan ruhsal etkenlerin etkili olduğu bilinmektedir Kaygı, huzursuz, kaotik ortam, tedirginlik, gerginlik, süregiden korkular tiklere neden olabilir. Çocukluk çağında rastlanan birçok davranış problemi gibi, tikler de çocuğun içinde bulunduğu duygusal durum, aile içi ilişkiler ve çocuğun iç çatışmaları ve gerginliğiyle yakından ilgilidir. Huzursuz bir ortamda bulunan, kendini güvende hissetmeyen, koşullu sevgi ve koşullu kabul gördüğünü düşünen, değerli hissettirilmeyen, özgüveni geliştirilmemiş çocuklarda birçok davranış bozukluğu ortaya çıkabilir. Bu çocuklar kaygı yaratan durumlar karşısında endişe, öfke, içe kapanma veya agresyon gibi tepkiler gösterebilecekleri gibi çeşitli tikler de geliştirebilirler. Ailesi içinde yeterli etkileşimin olmadığı, güvensiz ve endişeli bir çocuğun tik geliştirmesi olasılığı da artacaktır. Özellikle anne-babanın beklentilerinin yüksek olduğu ve bu nedenle yeteneklerinin üzerinde birşeyler başarmaya zorlanan, kendisinden daha başarılı ve üstün özellikleri bulunan (Baba, kardeş vs) karşılaştırılan, yetersizliği hissettirilen çocuklarda endişe artmakta ve güvensizlik gelişmektedir.
Tik geliştiren çocukların genellikle horgörülüp aşağılanan, özgüveni yeterince desteklenmemiş, ailesi içinde ve dış dünyada kendini güvende hissetmeyen, sürekli kıyaslanan, koşulsuz sevgi ve düzenli ilgi görmeyen, huzursuz bir ortamda büyüyen çocuklar oldukları görülmektedir. Bu çocukların aile yapılarına bakıldığında, aile içinde de gerginliğin egemen olduğu, aile bireylerinin arasında yeterli duygusal etkileşimin bulunmadığı, çocuğun sorunlarını çözmede yardımcı olmak konusunda ailenin yetersiz ve isteksiz olduğu görülmektedir.
Tiklerin oluşumunda ruhsal etmenlerin önemli rol oynadığı bilinmekle birlikte tek başına tiklerin oluşumuna etki ettiği de söylenemez. Bireyin tike yatkınlığı olması durumunda da stresör faktörler tikin ortaya çıkmasını ve kalıcı olmasını tetikleyebilmektedir.
Tedavi
Gelip geçici tikler kendiliklerinden geçebilirler. Strese ve olumsuz çevresel koşullara bağlı olarak ortaya çıkan tiklerde stresör etmenler huzursuzluk ve kaygı yaratan durumlar ortadan kaldırıldığında tiklerin de ortadan kalkması mümkün olabilir.
Organik bir nedene bağlı olarak ortaya çıkan tiklerde ancak organik etmenler ortadan kaldırıldığında destekleyici psikoterapi ve davranış tedavisiyle tiklerin ortadan kalkması sağlanabilir. Ruhsal kökenli tiklerde ise çocuklarda oyun terapisi yoluyla çocuğun kaygısının ve huzursuzluğunun azaltılması ve ailenin yönlendirilmesi yoluyla da çocuğun aile içinde yaşadığı kaygı yaratıcı durumların da ortadan kaldırılması söz konusudur. Anne-baba, çocuğa güven vermeli, cezalandırıcı olmamalı ve çocuğu aşağılamamalıdır. Tikiyle alay etmek, tiki ile ilgili sık sık uyarmak, tik davranışı için baskı ve ceza uygulamak çocuğun kaygısını artırmakta ve istenmeyen davranışı pekiştirici bir etkisi olabilmekte ve tiklerde artışa neden olmaktadır. Sebep olan etmenlerin ne kadarının çevresel olduğu bilinmemekle birlikte çevresel stresörleri azaltmanın tedaviye yardımcı olduğu bir gerçektir.
Bir yıldan daha uzun süren tik bozukluklarında, destekleyici tedavinin yanı sıra ilaç tedavisinin de önemi vurgulanmaktadır. Bu nedenle bu sorunun çözümünde bir psikolog veya pedagogdan alınacak yardımın yanı sıra bir çocuk ruh sağlığı hekiminin de konsültasyonunun alınması gerekmektedir.
Anne-babalar bazen çocuğun tikleri bilerek ve isteyerek yaptığını düşünebilirler. Oysa gerçek, tiklerin nöro-biyolojik kaynaklı olabileceği ve istemsiz olarak ruhsal bir sıkıntının ardından ortaya çıkabileceğidir. Ve uygun tedavi ile kaybolabilir. Evde ve çocuğun bulunduğu diğer sosyal ortamlarda (Okul, kurs vs) olumlu ve destekleyici bir ortamın sağlanmasına çalışılmalıdır.
Anne-Babalara öneriler
* Ev içinde huzurlu bir ortam yaratmaya çalışın. Unutmayın ki tikler ve başka bir çok davranışsal problemler huzursuz ve kaotik ortamların bir sonucu olarak ortaya çıkabilirler.
* Çocuğunuzu iyi gözlemleyin; ruhsal sıkıntısı olduğuna dair belirtiler verdiğinde onu dinleyin ve destekleyici olun.
* Tikiyle alay etmeyin, sürekli uyararak baskı yaratmayın. Bu tavır tikin daha da kalıcı olmasına neden olabilir.
* Çocuğunuzun küçük yaşlarda korkuları, kaygıları varsa ertelemeden önlem alın. Zamanında iyi müdahale edilmeyen korku ve kaygılar başka davranış problemlerine neden olabilirler.
* Çocuğunuzdan beklentilerinizin yetenekleriyle orantılı olup olmadığını gözden geçirin. Onu yeteneklerinin üzerinde birşeyler yapmaya zorlamanız tik oluşumuna etki edebileceği gibi var olan tiklerin de sıklığının veya şiddetinin artmasına etki edebilir.
* Tik davranışının çocuğun kontrolü dışında geliştiğini unutmayın. Bu davranışı her hangi bir davranış problemi gibi ele alarak cezalandırma yoluna gitmeyin. Bu problemin çözümünde ancak çocuk üzerindeki baskıların kaldırılması ve çocuğun desteklenmesi yolunun etkili olabileceğini hatırlayın.
* Ve olay kronik hale gelmeden önce bir uzman yardımına başvurmanız gerektiğini unutmayın.
Belgin TEMUR - Uzman Pedagog