1998 yılında açılan Pembe Dünya Çocuk Yuvası’ndan 2015 Kasım ayında bayrağı devir alıp eğitim felsefesini yeniden yapılandırdığımız “Çocuğun 100 Dili” Çocuk Yuvası ekibi olarak İdealtepe’deki müstakil binamızda 08.00-18.30 saatleri arasında hizmet vermekteyiz. Eğitim saatlerimizin 10.00-17.00 arası olduğu okulumuzda çocuklarımızın eğlenceli ve keyifli zaman geçirirken öğrenmeyi öğrenmelerini ve üreten bireyler olmalarını amaçlamaktayız.
Okul öncesi çağdaki eğitimin çocuğun fiziksel, bilişsel, kişisel, duygusal ve sosyal açıdan gelişmesinde önemi çok büyüktür. Bu dönemde çocuğun iyi ve kaliteli bir eğitim alması için çocuğa uygun yuvanın dikkatle seçilmesi gerekmektedir. Bu doğrultuda çocukların organik beslenmesinden doğru eğitimi almasına kadar çocuğun sağlıklı gelişimi için ihtiyacı olan tüm konuları ayrıntısıyla düşünmekte ve bu konularda ebeveynlerle iş birliği yapmaktayız.
Çocuğun 100 Dili olarak eğitim felsefemizi, çocukların yaratıcı düşünmelerini ve merak duygularını köreltmeden, onlara oyun oynarken araştırma ve heyecanla keşfetme deneyimleri yaşatarak “öğrenme”, “üretme” ve “okul”üzerine olumlu tutumlar geliştirmelerini sağlamak üzerine oturttuk. Çünkü doğumla başlayıp hayat boyu kesintisiz devam eden bir süreç olan öğrenmeyi erken yaşta öğrenen ve seven çocuk, yani hazır bilgiyi tüketmek yerine ihtiyacı olan bilgiyi kendi başına keyifle üretebilen çocuk hayatının geri kalan döneminde rahatlıkla kalıcı bilgiler edinebilmektedir. Araştırmalar gösteriyor ki, arkadaşlarıyla oynarken ve hayatın içinde yaşayarak öğrenen çocukların akademik gelişimleri de çok daha ileri seviyede olmaktadır.
Aileden sonra toplumsal hayatın içine adım attıkları ilk kurum olan yuvamızda çocuklarımızı evlerindeki kadar rahat ettirmek en önemli görevlerimizdendir. Bu doğrultuda kendini geliştirmeye açık, alanında uzman kadromuzla birlikte ebeveynlerimizi de eğitime okulun içinde ve dışında dahil etmek hem bizim için hem de elbette çocuklarımız ve ailelerimiz için sosyal ve duygusal açıdan oldukça geliştirici ve aynı zamanda keyifli olmaktadır.
Çocuğun 100 Dili olarak biz çocuklarımızla birlikte büyüyen, sevgi dolu bir aileyiz.
EĞİTİM PROGRAMIMIZ
“OKULDA BİR GÜN”
Gün 08.00-08.30 arası çocukların anne-babaları ile okula gelmeleriyle başlar. (Servis isteği için yönetimle irtibata geçiniz.)
Oyun saatlerinde çocuklar öğretmenleri gözetiminde kendi seçtikleri oyun köşelerinde (evcilik, manav, tamir, kum & su, gölge-ışık vb. köşelerde) oynayabilir, istediği boya malzemesini seçerek serbest resim yaparken renk üretme ve çizim yeteneklerini geliştirebilir, oyun hamuru, zeka oyunları ya da legolarla oynayabilir. Oyun çocuğun en önemli dilidir. Bu dille çocuk keşfeder, öğrenir ve sosyal etkileşime geçerek kendini ifade edebilir.
Sabah kahvaltısı 09.00-09.40 arasında, öğle yemekleri 12.00-12.40 arasında, ikindi kahvaltısı 16.00-16.30 arasında yemekhanede yenir.
Kahvaltıdan sonra, çocukların özgür oynama ihtiyaçlarını karşılamak için güne oyunla başlanır. Hafta içinde havanın en güzel olduğu gün kahvaltıdan sonra koru gezisi yapılır. Havanın güzel olduğu diğer günler bahçede temiz hava alınarak oyun oynanır, büyüteçlerle doğa gözlem çalışması yapılarak çocukların çevrelerine ve doğaya farkındalık kazanması sağlanır.
Halka oyunları çocukların el ele tutuşarak büyük bir halka olmaları ve grup bilincine varmaları için önemli zamanlardır. Çocukların grup çalışması yapacağı çember ve proje-faaliyet zamanına eğlenceli bir geçiş sağlamak için (kutu kutu pense gibi) halka oyunları oynanır.
Çember saatleri çocukların dil gelişimleri ile sosyal ve duygusal gelişimlerine oldukça katkısı olan; bol bol sohbet ederek kendilerini anlattıkları, başkalarını dinlemeyi öğrendikleri, şarkılar söyleyip parmak oyunları oynadıkları, kitap okuyup hikaye anlattıkları, tekerleme-bilmece söyledikleri, günü birlikte planladıkları ve gün sonunda yaptıklarını değerlendirdikleri zamanlardır.
Pazartesi ve salı günleri İngilizce atölyelerinde çocuklar yabancı dil eğitimine giriş yaptığı gibi farklı dillerin ve anlayışların da varlığını yaşayarak kabullenirler.
Çarşamba günleri sabah ve öğleden sonra olmak üzere iki kere jimnastik atölyesi yapılarak çocukların nefesini ve vücudunu dengeli ve koordineli biçimde kullanmaları, kurallara uymaları ve kaba motor yetenekleri geliştirilmesi sağlanır. İnce motor kabiliyetleri gelişimi için öncelikle kaba motorlarının gelişmesi çocuklar için oldukça önemlidir.
Sanat atölyesinde renk, biçim, duyu ve estetik gelişimini ve yaratıcılığı sağlayacak eğlenceli çalışmalar yapılır. Projelerde çocukların kullanabilmesi için materyal ve tekniklerin tanıtımı yapılarak farklı bakış açısı kazanmaları, yaratıcı düşünme ve üretkenliklerinin geliştirilmesi sağlanır. Okuma-yazma ön çalışmaları sanat atölyesi içinde kalem tutma ve çizgi çalışmaları ile kavram, dikkat, algı ve bellek gelişimini destekleyici çalışmalar olarak yapılır.
Bilim atölyesinde çocukların doğal meraklarından yararlanılarak çevre ve doğa gözlem yapmaları, araştırma, sorma ve sorgulamaları sağlanarak hipotezler üretip deneyler, keşif ve icatlar yapmaları için çevre oluşturulur. Çevre bizim için üçüncü öğretmendir.
Bilim ve sanat atölyelerinde edinilen becerilerle 4+ yaş çocuklarla sabah eğitim saatlerinde kısa veya uzun süreli yapılandırılmamış projeler yürütülür. Bu projeler çocukların kendi merak ettikleri konuları odaklanarak araştırmalarına, keşfederek öğrenmeyi öğrenmelerine destek olurken belli bir konu üzerinde dikkat sürelerini uzatmakta ve kendi bilgilerini yapılandırmayı öğrenmelerini sağlamaktadır.
Müzik atölyesinde ritm, nefes, ses ve müzik aletleriyle çalışmalar yapılır, dünya müzikleri ve farklı müzik aletleri tanıtılır ve çocukların deneyimlemesi sağlanır.
Mutfak atölyesi mutfak şefimiz Tolga Ekşi ile iki haftada bir yapılmaktadır. Küçük aşçılar şapkalarını ve önlüklerini giyerek ikindi kahvaltısına lezzetli yiyecekler hazırlarlar.
Aile katılım günümüzde ebeveynler okula gelerek çocuklarla paylaşmak istedikleri bir yeteneğini veya ilgi duyduğu bir konuyu paylaşır. Anne-babasının okula gelerek vakit geçirmesi, çocuğun kendisini okul içinde de ailesi için değerli hissettiği zamanlar olması sebebiyle okulu benimsemesi ve okul için olumlu algı geliştirmesi için çok önemlidir. Ailelere kapımız her zaman açıktır, onlarla çocukların sağlıklı gelişimi için iş birliği içinde olmaktan mutluluk duyuyoruz.
Okulumuzda gün 18.00-18.30 gibi sona erer. Ertesi güne yapacaklarımızı kadro olarak planlarız, çocuklar araştırmak istedikleri konuları araştırıp aileleriyle sohbet ederek bir sonraki okul gününe hazırlanırlar.
5 TAM GÜN PROGRAMIMIZ
5 YARIM GÜN PROGRAMIMIZ
3 TAM GÜN PROGRAMIMIZ
3 YARIM GÜN PROGRAMIMIZ
OYUN GRUBU
REGGİO EMİLİA YAKLAŞIMI
Erken çocukluk döneminin bireyin geri kalan hayatı için ne kadar önemli bir dönem olduğunu biliyoruz. Son dönemde yapılan araştırmalara göre ise erken çocukluk döneminde verilen akademik bilginin çocuğa zarar verdiği ileri sürülmektedir. Artık günümüzde bu alanda başarılı olan ülkelerin eğitim sistemine baktığımızda erken çocukluk dönem eğitiminde ezberler yerine entelektüel becerileri geliştirmeye çalıştıklarını görüyoruz. Çocuklar oyunları içinde, projeler yaparken, yaşıtları ya da kendilerinden büyük insanlarla iletişime ve sosyal etkileşime girdiklerinde kendi bilgilerini yapılandırıp öğrenmeyi başlatabiliyorlar. Reggio Emilia da yapılandırmacı öğrenmeyi ve entelektüel becerileri geliştirmeyi benimseyen eğitim yaklaşımlarından biri olarak karşımıza çıkıyor.
Reggio Emilia Yaklaşımı Arka Plan
· Tarihi Arka Plan
Reggio Emilia Yaklaşımı II. Dünya Savaşı’ndan sonra faşist rejimin yıkılmasıyla birlikte İtalya’da küçük fakir bir kasabada ailelerin ve eğitimci gönüllülerin “Her çocuk değerlidir, güçlüdür ve pek çok şeyi yapabilme kapasitesine sahiptir.” tezleriyle ortaya çıkmıştır. Yaklaşım pedagog Loris Malaguzzi’nin liderliğinde birçok öğretmenin çalışmalarıyla, çocuk odaklı ve çocuk yapılandırmacı bir öğrenme felsefesi olarak geliştirilmiştir. Eğitimin çocuğun yeteneklerini ortaya çıkarıp özgürleştirmesi ve gelişimini her alanda desteklemesi için bir pedagoji oluşturan bu yaklaşım 1950’lerden bu yana Reggio Emilia kasabasında belediye desteğiyle uygulanmaktadır.
· Kültürel Arka Plan
Reggio Emilia Alt Kültürü
Reggio Emilia halkı, endüstrileşmenin geliştiği bir bölge olarak savaş sonrası kalkınmak için kadın-erkek çalışmak durumunda kalmıştır. Kasabadaki küçük çocukların eğitiminin gelişmesi gerektiğini, kendi çocuklarının da zenginlerin çocukları kadar kapasite sahibi olduğunu bilen halk el birliğiyle anaokulları kurmuşlardır. Küçük çocuğu olsun olmasın herkes elindeki imkanları ortaya koyarak okulların kurulmasında destek olmuş, kolektif kültürün gelişmesini sağlamışlardır.
Kolektif kültürün yalnızca okul kurulurken değil, daha sonrasında da Reggio Emilia’nın hala çocukların eğitimini üstlenen bir toplum olarak karşımıza çıkmasında katkısı büyüktür.
Günümüzde Reggio Emilia kasabası çocuk dostu olmasıyla bilinir. Toplum çocukların eğitiminde kendini sorumlu tutar ve onların da iyi birer yurttaş olmaları için çocukların eğitimine sosyal etkileşim alanında da destek olurlar.
ReggioNarra (“Reggio Anlatıyor”)
Reggio Emilia’da tüm kasabanın sokaklarında, meydanlarında, dar-geniş demeden her alanda küçükten büyüğe kasaba halkının katıldığı, her yıl düzenlenen bir festival vardır; “Reggio Narra”, yani “Reggio Anlatıyor”. 2006’dan beri düzenlenen bu festival hikayelerin anlatıldığı, fikirlerin ve yaratıcı düşüncelerin paylaşıldığı adeta bir eğitim ve sözlü kültür şöleni gibidir.
Bizim de çok eskilerden gelen, eğitim sistemimizi de çok etkileyen ve öğrenmemizde en temel alan olarak kullandığımız güçlü bir sözlü kültürümüzün olduğunu düşünürsek, Reggio Emilia’nın bu festivalinin de bize ilham olması çok olasıdır.
Ebeveyn katılımlı okul (Parent-run school)
Reggio Emilia okullarında ebeveynler okulun kurulmasında sağladıkları katkıya eğitim sürecinde de devam ederler. Anne-babalar aslında eğitimin tam olarak içindedir. Okullara istedikleri zaman girip istediklerinde çocuklarını gözlemleyebilir, onlara eşlik edebilir ya da kendi bilgi ve yeteneklerini okulun piazza’sında onlarla paylaşabilirler.
Okulun fiziki şartları ebeveynin eğitime katılmasına müsaittir. Camdan duvarlar, sınıfları gören pencereler, her türlü paylaşımın yapıldığı ve kasabanın meydanlarından esinlenerek okula taşınan piazza, özgürce hareket edebilen çocukların olduğu okul anne-babaların katılımı için uygun ortamı oluşturur. Ancak anne-babaların kendi çocuklarıyla evde konuşmaları, okulda yapılacak paylaşım üzerine sohbet edilmesi gibi ön çalışmaların da yapılması gerekebilir. Çünkü eğitim evde başlar, evde, toplum içinde ve okulda gelişir.
· Kuramsal Arka Plan
Loris Malaguzzi liderliğinde geliştirilen pedagojik yaklaşım John Dewey, Jean Piaget, Levi Vygotsky, Howard Gardner, Jerome Bruner gibi isimlerin kuram ve düşüncelerinden etkilenmektedir.
Reggio Emilia’da Katılımcıların Önemi
* Çocuk
Reggio Emilia’da çocuk bir başkahraman olarak görülür ve kendi bilgisini kendisinin yapılandırdığı kabul edilir. Çocuk meraklıdır, sosyaldir, çok çeşitli dillerle iletişime geçebilir (bknz. “Çocuğun 100 Dili”) ve öğrenmeye, bilgisini yapılandırmaya her an açıktır. Çocuklar bu eğitim felsefesine göre kendi meraklarını takip ederek daha fazla derinlemesine araştırma yapar, dener, üretir ve böylece çok daha kalıcı bilgiler edinirler. Tüm bunları Reggio Emilia projeleri içinde sürdürürler. Reggio Emilia projeleri çocukların hayatı her yönüyle tam da hayatın içinde yaşayarak öğrendikleri projelerdir.
* Aile
Aile ve hatta toplum bütün olarak çocuğun eğitiminde sorumludur ve her zaman çocuklar ve öğretmenlerle iş birliği içindedir. Çocuğun kesintisiz devam eden öğrenme sürecinde sosyal çevresindeki ilişkilerinden ve günlük yaşantısından oldukça fazla bilgi edindiği kabul edilir.
* Okul (Öğretmenden aşçıya)
Reggio Emilia’da çocuk, toplumdaki herkesten bilgi edinebildiği gibi okuldaki herkesten öğrenebilir. Projesine göre atölye öğretmeni atelierista ile çalışabilir, yemekle ilgili ilerleyen projelerde mutfakta aşçıyla çalışabilir örneğin. Tüm okul kadrosu (diğer birkaç okul ile aynı anda beraber çalışan) okul pedagogu pedagogista ile çalışır.
Okulda öğretmenler çocuğa bilgi dikte eden rolünde değildir, hatta aksine “çocukla beraber öğrenen” ve araştıran rolünde olup bunun bilincindedir ve öğrenme sürecinde çocuğun bir arkadaşıdır, onun bilgiye ulaşmasını sağlamak için ona rehberlik yapar, yol gösterir, uygun çevreyi hazırlar, çocuğu dinler, gözlemlerini dokümante ederek çocuğun ilgisine göre projeler başlaması için çocuğu provoke eder, yani onun merakını daha da kışkırtıp aklını karıştırır ve sorgulamasını sağlar.
* Çevre (3. Öğretmen)
Reggio Emilia sosyal ve fiziksel çevrenin vazgeçilmez ve kaçınılmaz olarak üçüncü öğretmen olduğu bir eğitim felsefesidir. Öğretmenler çocuğun merakını kışkırtmak için uygun sosyal ve fiziksel çevreyi hazırlar. Örneğin gerekli materyallerle masa hazırlayabilir, konuyla ilgili bir bilirkişiyi sınıfa davet edebilir ve çocukların onunla sohbet etmesini sağlayabilir veya gidip görülmesi, yerinde incelenmesi gereken yerlere geziler düzenleyebilirler.
Reggio Emilia felsefesinde okul öncesi çağdaki çocuğun ilk olarak entelektüel gelişimi ön plandadır. Çocuk öncelikli olarak oyunlarının içinde merakının peşinden gitmesi, araştırması, soru sorması, sorgulaması, hipotezler üretip onları denemesi, keşfetmesi ve bilgiyi yapılandırması için teşvik edilir. Akademik bilgi, entelektüel becerileri kazanan çocuğun kendi merakıyla doğal olarak edinebileceği bir hal alır. Çünkü çocuk artık öğrenmeyi öğrenmiştir. Çocuğun ne öğrendiği ise onun 100 dili ile ortaya çıkarılır. “Çocuğun 100 Dili” Malaguzzi’nin konuşmasında bahsettiği, çocukların etkileşime geçerken, öğrenirken ve anlatırken kullandığı dillerdir. Örneğin; resim, kil, müzik, yemek, hareket, drama gibi.
Reggio Emilia pedagojisinde olduğu gibi okulsuz eğitimde de akademik bilgi entelektüel ve sosyal becerilerden sonra gelir. Okulsuz eğitimi savunan psikolog Peter Gray, son yapılan araştırmaların, erken yaştaki akademik öğrenmenin çocuklarda entelektüel gelişimi gerilettiğini ortaya çıkardığını, akademik bilginin çocukları ispat, ezber ve tekraryapmak zorunda bırakarak bulunması gereken tek doğru sonucu bulmaya yönelttiğini; entelektüel bilginin ise tam aksine, dünyayı anlamlandırabilmek için çocukları sorgulamaya, hipotezler üretmeye, araştırmaya, keşfetmeye motive ettiğini ileri sürmektedir.Gray “Öğrenmek için Özgürlük” (Freedom to Learn) köşesindeki “Erken Akademik Eğitim Entelektüel Gelişimi Nasıl Geriletir”* başlıklı yazısında çocuğun öğrenmesi üzerine şunları söylemektedir;
"Her çocuk, doğal olarak entelektüeldir, meraklıdır ve anlam yapılandıracak kapasitede doğmuştur. Sürekli olarak fiziksel ve sosyal çevresini anlamaya çalışır. Her çocuk bu yeteneğini kendine göre gözlem yaparak, keşfederek, oynayarak ve sorgulayarak geliştirir. Çocuklara bu becerileri öğretmek başarısız olur çünkü her çocuk bunları kendi deneyimleriyle geliştirmeli. Ancak yetişkinler bu gelişimi kendi oluşturdukları çevre ile etkilerler. Okuryazar ve sayılarla dolu bir dünyada örneğin, kendilerine kitap okunan ve kendileri kitap okuyan yetişkinleri gören, numaralarla oyunlar oynayan, ölçmenin neden yapıldığını görerek kavrayan çocuklar, okumanın ve sayıları kullanmanın temel anlam ve nedenlerini kendileri öğreneceklerdir."
Görülmektedir ki Reggio Emilia okul öncesi yaklaşımı ve okulsuz felsefesi, çocuklar ve eğitim üzerine aynı argümanları savunmaktadır. Gray'in kabul etmediği okul, zorunlu eğitim sisteminin uygulandığı ve çocuğu aileden ve sosyal ortamdan uzun saatler ayıran okul olarak karşımıza çıkmaktadır. Felsefesi gerçekten uygulandığı zaman Reggio Emilia okulları çocuklara entelektüel bir ortam sunmanın yanında onların projelerinde yaptıkları gezilerle sosyalleşmesini sağlar. Yani zorunlu eğitim sisteminde çoğu zamanını ailesinden uzak, dört duvar arasında, belli sayıda, aynı yaşta arkadaşlarıyla "sosyalleşerek" geçiren çocuk; okulsuz eğitim ya da Reggio Emilia felsefesinde projelerle ve ailesiyle birlikte, her an, her yerde, her yaştan insanla sosyalleşebilmeli ve hayata dair anlamları kendisi yapılandırabilmelidir. Tüm bunları çocuk Reggio Emilia felsefesi ile yapabilmektedir. Okulsuz eğitim ve Reggio Emilia yaklaşımı arasındaki tek fark Reggio Emilia'nın okullu olmasıdır ancak bu okul bizdeki klasik "okul" algısından oldukça farklıdır. Bu açıdan Reggio Emilia felsefesi günümüz eğitim sistemimize baktığımızda aslında "okulsuz" felsefesine daha yakındır.
Bilginin artık her an el altında olduğu günümüzde çocukların “öğrenmeyi öğrenme” ve hayal, fikir, değer, ürün, sorunlara çözüm, bilgi üretmeleri için onlara entelektüel, duygusal ve sosyal beceriler kazandırmak gereklidir. Empati ise çocuğun kendisine ve çevresine karşı saygılı olması için gereken en önemli duygulardan biridir.
Bir sistem olmayan Reggio Emilia Yaklaşımı felsefe olması sebebiyle günümüz dünyası teknolojilerine ve kültürümüze uyarlanarak geliştirilebilmektedir. Her kültür kendi değerleri ve etmenlerine göre Reggio Emilia’yı, temel etmenlerine zarar vermeden, geliştirip dönüştürerek uygulamaktadır.
Reggio Emilia’ya Göre Öğrenme Süreci
· Çocuk Yapılandırmacı Öğrenme
Çocuğu merkeze alan ve ona öğrenebileceği konusunda son derece güvenen ve inanan Reggio Emilia yaklaşımı çocuğun kendi bilgisini kendisinin yapılandırabileceğini savunur. Çocuk yalnızca hazır olduğunda, yani meraklandığında ya da ihtiyacı olduğunda öğrenmek istediği bilgiyi edinebilir. Bunun için de çocuğa öğretmek için bilgiyi ona dikte etmek yerine onun meraklanmasını ya da ihtiyaç duymasını sağlamak yeterlidir. Çocuk öğrenmeyi bildiğinden istediği zaman öğrenme sürecini kendi zihninde başlatabilir. Böyle bir öğrenme çocuğun dünyasında çok daha anlam içerdiğinden çocuğun yapılandırdığı bilgiler daha kalıcı olacaktır.
· Gelişen Müfredat (Emergent Curriculum)
Yılın başında belli bir konular silsilesi belirleyerek çocuğa dikte edilmesi düşünülmeyen Reggio Emilia yaklaşımında çocuğun merakı ve ihtiyacı doğrultusunda çocukla beraber geliştirilen bir eğitim programı vardır. Anlık ortaya çıkabilen ya da değişebilen bu müfredat her okula ve hatta her sınıfa göre değişir. Aynı konuyu aynı okuldaki ve yaş grubundaki sınıflar farklı zamanlarda ve farklı şekillerde öğrenebilirler. Çünkü her çocuk özeldir ve kendine özgü öğrenme hızına ve yapısına sahiptir. Reggio Emilia felsefesi her çocuğun öğrenme sürecine saygı duyar.
· Sonuç değil, Süreç
Reggio Emilia projeleri sonuç odaklı başlayıp ilerlemez. Ve hatta başarı odaklı da değildir. Çünkü süreç boyunca edinilen bilgiler ve kazanımlar daha değerlidir. Başarısız olarak nitelendirebileceğimiz bir sonuç aslında “başarısız” olmayabilir. Her şeyden evvel “başarılı” nedir, “başarısız” nedir? Bunun yanında başarısız olmak, süreç içinde başarıya götürecek pek çok adımı öğrenmeyi sağlayabilmektedir. Tektipleştirici bir sonuçtansa bireyi olduğu gibi kabullenen ve özgünlüğünü koruyan bir süreç her zaman yeğdir.
Öğrenme Aracı Olarak Projelendirme
Yapılandırılmamış projeler çocuğun pek çok konuda derinlemesine araştırma yapmasına olanak sağlamaktadır. Yani odaklanmasına ve pek çok konuda kalıcı bilgi edinmesine yardımcı olur. Çocuk kendi ilgi alanını dikkatini toplayarak ve odaklanarak keşfedebilir. Dikkat eksikliği olduğu söylenen çocuklar için bu ayrıca önemlidir. Öğrenmeyi öğrenen ve hatta bunu seven çocuk sürekli fikir üretebilir. Yaratıcılığı ketlenmediği ve bu özellikle istendiği için çocuk fikir, değer, bilgi, ürün ve sorunlara çözüm üretmeye meyilli olmaktadır. Yapılandırılmamış projelerle hipotezler üretip onların gerçek olup olmadığını deneyebilir.
Yapılandırılmamış Projeler çocuğun merak ettiği pek çok konuda araştırma yapabilmesi ve uygulamaya geçebilmesi için çok daha teşvik edicidir. Sonuç odaklı etkinliklerin istenmemesi bu nedenledir. Yapılandırılmış (sonuç odaklı) projelerde çocuk kendi isteği doğrultusunda fikir üretememekte, sınırlanmakta, fikirlerini uygulayamamaktadır. Hazır bilgi çocuğun heyecanını tetiklemediği gibi kalıcı da olmamaktadır. Öğrenme sürecinde keşfetme heyecanı daha etkili olmaktadır.
Reggio felsefesine göre sonuç odaklı etkinlikler hazırlamaktansa, yapılandırılmamış projelerin ortaya çıkması için çevre hazırlanıp çocuğun merakı provoke edilir. Her türlü bilgiyi çocuğun kendisi sorup araştırıp öğrenmesi ve yapılandırması sağlanır. Çevreyi, yani hem materyalleri hem sosyo-kültürel ortamı rehber olarak öğretmenler düzenler.
Reggio Emilia'da özellikle yapılandırılmamış materyaller kullanılır. Çocuklar çok çeşitli ve birbirinden bağımsız gibi görünen materyalleri bir araya getirince nasıl anlamlı bir bütün oluşturduğunu ve ortaya değerli bir ürün çıkabileceğini açıkça görürler. Çocukların tüketen rolünden sıyrılıp “üreten” rolünde olduğu bu yaklaşımla çocuklar yalnızca bilgi ve ürün değil, değer ve sorunlara çözüm üretmede de aktif rol üstlenebilecekler, arkadaşlarıyla uyum içinde grup çalışmaları yaparak kolektif ruhla projeler üreteceklerdir.
Çocukların bilişsel, duygusal ve sosyal zekalarını geliştirmek amacıyla yaşadıkları çevredeki doğal malzemelerden tehlike arz etmeyen geri dönüşüm materyallerine, yapılandırılmamış ahşap oyuncaklardan kullanabilecekleri ölçüde teknolojik materyallere ve sanat materyallerine, günümüz eğitim ihtiyaçlarına ve proje tabanlı yaklaşıma uygun geniş bir malzeme tercihi olmaktadır. Çocuklar işitsel, görsel ve dokunsal olarak desteklenmektedir.
Dokümantasyon,
- Çocuğu anlamak, projeleri yürütmek,
- Çocuğun bilgisini/öğrendiğini ortaya çıkarmak,
- Ortaya çıkan somut veriyi ebeveynle ve diğer öğretmenlerle paylaşmak,
- Çocuğa, ona değer verdiğimizi göstermek için önemlidir.
Merve Özkaya, Sosyolog
Çocuğun 100 Dili Eğitim Koordinatörü
(Uluslararası Öncü Eğitimciler Derneği Öğretmenim Sempozyumu Bildiri Metni)
Çocuklarımızın psikolojik gelişimleri yani sosyal, duygusal, kişisel ve davranışsal gelişimleri günlük yuva ortamında yakından takip edilir. Çocuk doğal ortamında; oyun oynarken, uyurken, yemek yerken izlendiği için rahat gözlem yapılabilir; bu sayede çocukların, en az fiziksel gelişimleri kadar önemli olan psikolojik gelişimleri de düzenli olarak kontrol edilir.
Önleyici danışmanlık
Önleyici danışmanlık, sorunlar oluşmadan, henüz ufak bir soru işareti iken önlemeyi sağlayan bir sistemdir. Çocuğun, gelişim takibi sırasında fark edilen ufak problemler, profesyonel yardım gerektirecek duruma gelmeden, yuva ve aile ortamında uygulanacak basit önlemler ile probleme dönüşmeden önlenir.
Gelişim testi uygulamaları
Çocuğumuzun gelişimiyle ilgili bir gecikme şüphesi söz konusu ise standardize edilmiş testler yardımıyla çeşitli alanlardaki gelişimi değerlendirilir ve gerekli terapi veya eğitim sürecine yönlendirilir.
Sistematik aile görüşmeleri
Ailelerimizle belirli zamanlarda bir araya gelip çocuklarımızın durumuyla ilgili olarak görüşmeler yapılır, annelik ve babalık becerilerini geliştirmeye yönelik seminer toplantıları düzenlenir.
Aylık ve dönemlik gelişim raporları
Çocuklarımızın çeşitli gelişim alanlarındaki durumlarıyla ilgili olarak aylık ve dönemlik raporlar hazırlanıp ailelerimize sunulur.
İletişim
Maltepe Çocuğun 100 Dili Anaokulu
İDEALTEPE MAH. NAMIK KEMAL CAD. NO:10 İDEALTEPE /MALTEPE
Maltepe Çocuğun 100 Dili Anaokulu
1998 yılında açılan Pembe Dünya Çocuk Yuvası’ndan 2015 Kasım ayında bayrağı devir alıp eğitim felsefesini yeniden yapılandırdığımız “Çocuğun 100 Dili” Çocuk Yuvası ekibi olarak İdealtepe’deki müstakil binamızda 08.00-18.30 saatleri arasında hizmet vermekteyiz. Eğitim saatlerimizin 10.00-17.00 arası olduğu okulumuzda çocuklarımızın eğlenceli ve keyifli zaman geçirirken öğrenmeyi öğrenmelerini ve üreten bireyler olmalarını amaçlamaktayız.
Okul öncesi çağdaki eğitimin çocuğun fiziksel, bilişsel, kişisel, duygusal ve sosyal açıdan gelişmesinde önemi çok büyüktür. Bu dönemde çocuğun iyi ve kaliteli bir eğitim alması için çocuğa uygun yuvanın dikkatle seçilmesi gerekmektedir. Bu doğrultuda çocukların organik beslenmesinden doğru eğitimi almasına kadar çocuğun sağlıklı gelişimi için ihtiyacı olan tüm konuları ayrıntısıyla düşünmekte ve bu konularda ebeveynlerle iş birliği yapmaktayız.
Çocuğun 100 Dili olarak eğitim felsefemizi, çocukların yaratıcı düşünmelerini ve merak duygularını köreltmeden, onlara oyun oynarken araştırma ve heyecanla keşfetme deneyimleri yaşatarak “öğrenme”, “üretme” ve “okul”üzerine olumlu tutumlar geliştirmelerini sağlamak üzerine oturttuk. Çünkü doğumla başlayıp hayat boyu kesintisiz devam eden bir süreç olan öğrenmeyi erken yaşta öğrenen ve seven çocuk, yani hazır bilgiyi tüketmek yerine ihtiyacı olan bilgiyi kendi başına keyifle üretebilen çocuk hayatının geri kalan döneminde rahatlıkla kalıcı bilgiler edinebilmektedir. Araştırmalar gösteriyor ki, arkadaşlarıyla oynarken ve hayatın içinde yaşayarak öğrenen çocukların akademik gelişimleri de çok daha ileri seviyede olmaktadır.
Aileden sonra toplumsal hayatın içine adım attıkları ilk kurum olan yuvamızda çocuklarımızı evlerindeki kadar rahat ettirmek en önemli görevlerimizdendir. Bu doğrultuda kendini geliştirmeye açık, alanında uzman kadromuzla birlikte ebeveynlerimizi de eğitime okulun içinde ve dışında dahil etmek hem bizim için hem de elbette çocuklarımız ve ailelerimiz için sosyal ve duygusal açıdan oldukça geliştirici ve aynı zamanda keyifli olmaktadır.
Çocuğun 100 Dili olarak biz çocuklarımızla birlikte büyüyen, sevgi dolu bir aileyiz.
EĞİTİM PROGRAMIMIZ
“OKULDA BİR GÜN”
5 TAM GÜN PROGRAMIMIZ
5 YARIM GÜN PROGRAMIMIZ
REGGİO EMİLİA YAKLAŞIMI
Erken çocukluk döneminin bireyin geri kalan hayatı için ne kadar önemli bir dönem olduğunu biliyoruz. Son dönemde yapılan araştırmalara göre ise erken çocukluk döneminde verilen akademik bilginin çocuğa zarar verdiği ileri sürülmektedir. Artık günümüzde bu alanda başarılı olan ülkelerin eğitim sistemine baktığımızda erken çocukluk dönem eğitiminde ezberler yerine entelektüel becerileri geliştirmeye çalıştıklarını görüyoruz. Çocuklar oyunları içinde, projeler yaparken, yaşıtları ya da kendilerinden büyük insanlarla iletişime ve sosyal etkileşime girdiklerinde kendi bilgilerini yapılandırıp öğrenmeyi başlatabiliyorlar. Reggio Emilia da yapılandırmacı öğrenmeyi ve entelektüel becerileri geliştirmeyi benimseyen eğitim yaklaşımlarından biri olarak karşımıza çıkıyor.
Reggio Emilia Yaklaşımı Arka Plan
· Tarihi Arka Plan
Reggio Emilia Yaklaşımı II. Dünya Savaşı’ndan sonra faşist rejimin yıkılmasıyla birlikte İtalya’da küçük fakir bir kasabada ailelerin ve eğitimci gönüllülerin “Her çocuk değerlidir, güçlüdür ve pek çok şeyi yapabilme kapasitesine sahiptir.” tezleriyle ortaya çıkmıştır. Yaklaşım pedagog Loris Malaguzzi’nin liderliğinde birçok öğretmenin çalışmalarıyla, çocuk odaklı ve çocuk yapılandırmacı bir öğrenme felsefesi olarak geliştirilmiştir. Eğitimin çocuğun yeteneklerini ortaya çıkarıp özgürleştirmesi ve gelişimini her alanda desteklemesi için bir pedagoji oluşturan bu yaklaşım 1950’lerden bu yana Reggio Emilia kasabasında belediye desteğiyle uygulanmaktadır.
· Kültürel Arka Plan
Reggio Emilia Alt Kültürü
Reggio Emilia halkı, endüstrileşmenin geliştiği bir bölge olarak savaş sonrası kalkınmak için kadın-erkek çalışmak durumunda kalmıştır. Kasabadaki küçük çocukların eğitiminin gelişmesi gerektiğini, kendi çocuklarının da zenginlerin çocukları kadar kapasite sahibi olduğunu bilen halk el birliğiyle anaokulları kurmuşlardır. Küçük çocuğu olsun olmasın herkes elindeki imkanları ortaya koyarak okulların kurulmasında destek olmuş, kolektif kültürün gelişmesini sağlamışlardır.
Kolektif kültürün yalnızca okul kurulurken değil, daha sonrasında da Reggio Emilia’nın hala çocukların eğitimini üstlenen bir toplum olarak karşımıza çıkmasında katkısı büyüktür.
Günümüzde Reggio Emilia kasabası çocuk dostu olmasıyla bilinir. Toplum çocukların eğitiminde kendini sorumlu tutar ve onların da iyi birer yurttaş olmaları için çocukların eğitimine sosyal etkileşim alanında da destek olurlar.
ReggioNarra (“Reggio Anlatıyor”)
Reggio Emilia’da tüm kasabanın sokaklarında, meydanlarında, dar-geniş demeden her alanda küçükten büyüğe kasaba halkının katıldığı, her yıl düzenlenen bir festival vardır; “Reggio Narra”, yani “Reggio Anlatıyor”. 2006’dan beri düzenlenen bu festival hikayelerin anlatıldığı, fikirlerin ve yaratıcı düşüncelerin paylaşıldığı adeta bir eğitim ve sözlü kültür şöleni gibidir.
Bizim de çok eskilerden gelen, eğitim sistemimizi de çok etkileyen ve öğrenmemizde en temel alan olarak kullandığımız güçlü bir sözlü kültürümüzün olduğunu düşünürsek, Reggio Emilia’nın bu festivalinin de bize ilham olması çok olasıdır.
Ebeveyn katılımlı okul (Parent-run school)
Reggio Emilia okullarında ebeveynler okulun kurulmasında sağladıkları katkıya eğitim sürecinde de devam ederler. Anne-babalar aslında eğitimin tam olarak içindedir. Okullara istedikleri zaman girip istediklerinde çocuklarını gözlemleyebilir, onlara eşlik edebilir ya da kendi bilgi ve yeteneklerini okulun piazza’sında onlarla paylaşabilirler.
Okulun fiziki şartları ebeveynin eğitime katılmasına müsaittir. Camdan duvarlar, sınıfları gören pencereler, her türlü paylaşımın yapıldığı ve kasabanın meydanlarından esinlenerek okula taşınan piazza, özgürce hareket edebilen çocukların olduğu okul anne-babaların katılımı için uygun ortamı oluşturur. Ancak anne-babaların kendi çocuklarıyla evde konuşmaları, okulda yapılacak paylaşım üzerine sohbet edilmesi gibi ön çalışmaların da yapılması gerekebilir. Çünkü eğitim evde başlar, evde, toplum içinde ve okulda gelişir.
· Kuramsal Arka Plan
Loris Malaguzzi liderliğinde geliştirilen pedagojik yaklaşım John Dewey, Jean Piaget, Levi Vygotsky, Howard Gardner, Jerome Bruner gibi isimlerin kuram ve düşüncelerinden etkilenmektedir.
Reggio Emilia’da Katılımcıların Önemi
* Çocuk
Reggio Emilia’da çocuk bir başkahraman olarak görülür ve kendi bilgisini kendisinin yapılandırdığı kabul edilir. Çocuk meraklıdır, sosyaldir, çok çeşitli dillerle iletişime geçebilir (bknz. “Çocuğun 100 Dili”) ve öğrenmeye, bilgisini yapılandırmaya her an açıktır. Çocuklar bu eğitim felsefesine göre kendi meraklarını takip ederek daha fazla derinlemesine araştırma yapar, dener, üretir ve böylece çok daha kalıcı bilgiler edinirler. Tüm bunları Reggio Emilia projeleri içinde sürdürürler. Reggio Emilia projeleri çocukların hayatı her yönüyle tam da hayatın içinde yaşayarak öğrendikleri projelerdir.
* Aile
Aile ve hatta toplum bütün olarak çocuğun eğitiminde sorumludur ve her zaman çocuklar ve öğretmenlerle iş birliği içindedir. Çocuğun kesintisiz devam eden öğrenme sürecinde sosyal çevresindeki ilişkilerinden ve günlük yaşantısından oldukça fazla bilgi edindiği kabul edilir.
* Okul (Öğretmenden aşçıya)
Reggio Emilia’da çocuk, toplumdaki herkesten bilgi edinebildiği gibi okuldaki herkesten öğrenebilir. Projesine göre atölye öğretmeni atelierista ile çalışabilir, yemekle ilgili ilerleyen projelerde mutfakta aşçıyla çalışabilir örneğin. Tüm okul kadrosu (diğer birkaç okul ile aynı anda beraber çalışan) okul pedagogu pedagogista ile çalışır.
Okulda öğretmenler çocuğa bilgi dikte eden rolünde değildir, hatta aksine “çocukla beraber öğrenen” ve araştıran rolünde olup bunun bilincindedir ve öğrenme sürecinde çocuğun bir arkadaşıdır, onun bilgiye ulaşmasını sağlamak için ona rehberlik yapar, yol gösterir, uygun çevreyi hazırlar, çocuğu dinler, gözlemlerini dokümante ederek çocuğun ilgisine göre projeler başlaması için çocuğu provoke eder, yani onun merakını daha da kışkırtıp aklını karıştırır ve sorgulamasını sağlar.
* Çevre (3. Öğretmen)
Reggio Emilia sosyal ve fiziksel çevrenin vazgeçilmez ve kaçınılmaz olarak üçüncü öğretmen olduğu bir eğitim felsefesidir. Öğretmenler çocuğun merakını kışkırtmak için uygun sosyal ve fiziksel çevreyi hazırlar. Örneğin gerekli materyallerle masa hazırlayabilir, konuyla ilgili bir bilirkişiyi sınıfa davet edebilir ve çocukların onunla sohbet etmesini sağlayabilir veya gidip görülmesi, yerinde incelenmesi gereken yerlere geziler düzenleyebilirler.
Reggio Emilia Felsefesinin Temel Etmenleri
Merak, Sorgulama, Soru sorma, Araştırma, Dinleme, Heyecanla Keşfetme, Öğrenmeyi Öğrenme, Hayal Gücü, Yaratıcılık, Üretkenlik, “Çocuğun 100 Dili”, Oyun, İlişkiler, Toplum & Kültür, Empati
Reggio Emilia felsefesinde okul öncesi çağdaki çocuğun ilk olarak entelektüel gelişimi ön plandadır. Çocuk öncelikli olarak oyunlarının içinde merakının peşinden gitmesi, araştırması, soru sorması, sorgulaması, hipotezler üretip onları denemesi, keşfetmesi ve bilgiyi yapılandırması için teşvik edilir. Akademik bilgi, entelektüel becerileri kazanan çocuğun kendi merakıyla doğal olarak edinebileceği bir hal alır. Çünkü çocuk artık öğrenmeyi öğrenmiştir. Çocuğun ne öğrendiği ise onun 100 dili ile ortaya çıkarılır. “Çocuğun 100 Dili” Malaguzzi’nin konuşmasında bahsettiği, çocukların etkileşime geçerken, öğrenirken ve anlatırken kullandığı dillerdir. Örneğin; resim, kil, müzik, yemek, hareket, drama gibi.
Reggio Emilia pedagojisinde olduğu gibi okulsuz eğitimde de akademik bilgi entelektüel ve sosyal becerilerden sonra gelir. Okulsuz eğitimi savunan psikolog Peter Gray, son yapılan araştırmaların, erken yaştaki akademik öğrenmenin çocuklarda entelektüel gelişimi gerilettiğini ortaya çıkardığını, akademik bilginin çocukları ispat, ezber ve tekraryapmak zorunda bırakarak bulunması gereken tek doğru sonucu bulmaya yönelttiğini; entelektüel bilginin ise tam aksine, dünyayı anlamlandırabilmek için çocukları sorgulamaya, hipotezler üretmeye, araştırmaya, keşfetmeye motive ettiğini ileri sürmektedir.Gray “Öğrenmek için Özgürlük” (Freedom to Learn) köşesindeki “Erken Akademik Eğitim Entelektüel Gelişimi Nasıl Geriletir”* başlıklı yazısında çocuğun öğrenmesi üzerine şunları söylemektedir;
"Her çocuk, doğal olarak entelektüeldir, meraklıdır ve anlam yapılandıracak kapasitede doğmuştur. Sürekli olarak fiziksel ve sosyal çevresini anlamaya çalışır. Her çocuk bu yeteneğini kendine göre gözlem yaparak, keşfederek, oynayarak ve sorgulayarak geliştirir. Çocuklara bu becerileri öğretmek başarısız olur çünkü her çocuk bunları kendi deneyimleriyle geliştirmeli. Ancak yetişkinler bu gelişimi kendi oluşturdukları çevre ile etkilerler. Okuryazar ve sayılarla dolu bir dünyada örneğin, kendilerine kitap okunan ve kendileri kitap okuyan yetişkinleri gören, numaralarla oyunlar oynayan, ölçmenin neden yapıldığını görerek kavrayan çocuklar, okumanın ve sayıları kullanmanın temel anlam ve nedenlerini kendileri öğreneceklerdir."
Görülmektedir ki Reggio Emilia okul öncesi yaklaşımı ve okulsuz felsefesi, çocuklar ve eğitim üzerine aynı argümanları savunmaktadır. Gray'in kabul etmediği okul, zorunlu eğitim sisteminin uygulandığı ve çocuğu aileden ve sosyal ortamdan uzun saatler ayıran okul olarak karşımıza çıkmaktadır. Felsefesi gerçekten uygulandığı zaman Reggio Emilia okulları çocuklara entelektüel bir ortam sunmanın yanında onların projelerinde yaptıkları gezilerle sosyalleşmesini sağlar. Yani zorunlu eğitim sisteminde çoğu zamanını ailesinden uzak, dört duvar arasında, belli sayıda, aynı yaşta arkadaşlarıyla "sosyalleşerek" geçiren çocuk; okulsuz eğitim ya da Reggio Emilia felsefesinde projelerle ve ailesiyle birlikte, her an, her yerde, her yaştan insanla sosyalleşebilmeli ve hayata dair anlamları kendisi yapılandırabilmelidir. Tüm bunları çocuk Reggio Emilia felsefesi ile yapabilmektedir. Okulsuz eğitim ve Reggio Emilia yaklaşımı arasındaki tek fark Reggio Emilia'nın okullu olmasıdır ancak bu okul bizdeki klasik "okul" algısından oldukça farklıdır. Bu açıdan Reggio Emilia felsefesi günümüz eğitim sistemimize baktığımızda aslında "okulsuz" felsefesine daha yakındır.
Bilginin artık her an el altında olduğu günümüzde çocukların “öğrenmeyi öğrenme” ve hayal, fikir, değer, ürün, sorunlara çözüm, bilgi üretmeleri için onlara entelektüel, duygusal ve sosyal beceriler kazandırmak gereklidir. Empati ise çocuğun kendisine ve çevresine karşı saygılı olması için gereken en önemli duygulardan biridir.
Bir sistem olmayan Reggio Emilia Yaklaşımı felsefe olması sebebiyle günümüz dünyası teknolojilerine ve kültürümüze uyarlanarak geliştirilebilmektedir. Her kültür kendi değerleri ve etmenlerine göre Reggio Emilia’yı, temel etmenlerine zarar vermeden, geliştirip dönüştürerek uygulamaktadır.
Reggio Emilia’ya Göre Öğrenme Süreci
· Çocuk Yapılandırmacı Öğrenme
Çocuğu merkeze alan ve ona öğrenebileceği konusunda son derece güvenen ve inanan Reggio Emilia yaklaşımı çocuğun kendi bilgisini kendisinin yapılandırabileceğini savunur. Çocuk yalnızca hazır olduğunda, yani meraklandığında ya da ihtiyacı olduğunda öğrenmek istediği bilgiyi edinebilir. Bunun için de çocuğa öğretmek için bilgiyi ona dikte etmek yerine onun meraklanmasını ya da ihtiyaç duymasını sağlamak yeterlidir. Çocuk öğrenmeyi bildiğinden istediği zaman öğrenme sürecini kendi zihninde başlatabilir. Böyle bir öğrenme çocuğun dünyasında çok daha anlam içerdiğinden çocuğun yapılandırdığı bilgiler daha kalıcı olacaktır.
· Gelişen Müfredat (Emergent Curriculum)
Yılın başında belli bir konular silsilesi belirleyerek çocuğa dikte edilmesi düşünülmeyen Reggio Emilia yaklaşımında çocuğun merakı ve ihtiyacı doğrultusunda çocukla beraber geliştirilen bir eğitim programı vardır. Anlık ortaya çıkabilen ya da değişebilen bu müfredat her okula ve hatta her sınıfa göre değişir. Aynı konuyu aynı okuldaki ve yaş grubundaki sınıflar farklı zamanlarda ve farklı şekillerde öğrenebilirler. Çünkü her çocuk özeldir ve kendine özgü öğrenme hızına ve yapısına sahiptir. Reggio Emilia felsefesi her çocuğun öğrenme sürecine saygı duyar.
· Sonuç değil, Süreç
Reggio Emilia projeleri sonuç odaklı başlayıp ilerlemez. Ve hatta başarı odaklı da değildir. Çünkü süreç boyunca edinilen bilgiler ve kazanımlar daha değerlidir. Başarısız olarak nitelendirebileceğimiz bir sonuç aslında “başarısız” olmayabilir. Her şeyden evvel “başarılı” nedir, “başarısız” nedir? Bunun yanında başarısız olmak, süreç içinde başarıya götürecek pek çok adımı öğrenmeyi sağlayabilmektedir. Tektipleştirici bir sonuçtansa bireyi olduğu gibi kabullenen ve özgünlüğünü koruyan bir süreç her zaman yeğdir.
Öğrenme Aracı Olarak Projelendirme
Yapılandırılmamış projeler çocuğun pek çok konuda derinlemesine araştırma yapmasına olanak sağlamaktadır. Yani odaklanmasına ve pek çok konuda kalıcı bilgi edinmesine yardımcı olur. Çocuk kendi ilgi alanını dikkatini toplayarak ve odaklanarak keşfedebilir. Dikkat eksikliği olduğu söylenen çocuklar için bu ayrıca önemlidir. Öğrenmeyi öğrenen ve hatta bunu seven çocuk sürekli fikir üretebilir. Yaratıcılığı ketlenmediği ve bu özellikle istendiği için çocuk fikir, değer, bilgi, ürün ve sorunlara çözüm üretmeye meyilli olmaktadır. Yapılandırılmamış projelerle hipotezler üretip onların gerçek olup olmadığını deneyebilir.
Yapılandırılmamış Projeler çocuğun merak ettiği pek çok konuda araştırma yapabilmesi ve uygulamaya geçebilmesi için çok daha teşvik edicidir. Sonuç odaklı etkinliklerin istenmemesi bu nedenledir. Yapılandırılmış (sonuç odaklı) projelerde çocuk kendi isteği doğrultusunda fikir üretememekte, sınırlanmakta, fikirlerini uygulayamamaktadır. Hazır bilgi çocuğun heyecanını tetiklemediği gibi kalıcı da olmamaktadır. Öğrenme sürecinde keşfetme heyecanı daha etkili olmaktadır.
Reggio felsefesine göre sonuç odaklı etkinlikler hazırlamaktansa, yapılandırılmamış projelerin ortaya çıkması için çevre hazırlanıp çocuğun merakı provoke edilir. Her türlü bilgiyi çocuğun kendisi sorup araştırıp öğrenmesi ve yapılandırması sağlanır. Çevreyi, yani hem materyalleri hem sosyo-kültürel ortamı rehber olarak öğretmenler düzenler.
Reggio Emilia'da özellikle yapılandırılmamış materyaller kullanılır. Çocuklar çok çeşitli ve birbirinden bağımsız gibi görünen materyalleri bir araya getirince nasıl anlamlı bir bütün oluşturduğunu ve ortaya değerli bir ürün çıkabileceğini açıkça görürler. Çocukların tüketen rolünden sıyrılıp “üreten” rolünde olduğu bu yaklaşımla çocuklar yalnızca bilgi ve ürün değil, değer ve sorunlara çözüm üretmede de aktif rol üstlenebilecekler, arkadaşlarıyla uyum içinde grup çalışmaları yaparak kolektif ruhla projeler üreteceklerdir.
Çocukların bilişsel, duygusal ve sosyal zekalarını geliştirmek amacıyla yaşadıkları çevredeki doğal malzemelerden tehlike arz etmeyen geri dönüşüm materyallerine, yapılandırılmamış ahşap oyuncaklardan kullanabilecekleri ölçüde teknolojik materyallere ve sanat materyallerine, günümüz eğitim ihtiyaçlarına ve proje tabanlı yaklaşıma uygun geniş bir malzeme tercihi olmaktadır. Çocuklar işitsel, görsel ve dokunsal olarak desteklenmektedir.
Dokümantasyon,
- Çocuğu anlamak, projeleri yürütmek,
- Çocuğun bilgisini/öğrendiğini ortaya çıkarmak,
- Ortaya çıkan somut veriyi ebeveynle ve diğer öğretmenlerle paylaşmak,
- Çocuğa, ona değer verdiğimizi göstermek için önemlidir.
Merve Özkaya, Sosyolog
Çocuğun 100 Dili Eğitim Koordinatörü
(Uluslararası Öncü Eğitimciler Derneği Öğretmenim Sempozyumu Bildiri Metni)
*Peter Gray, "How Early Academic Training Retards Intellectual Development"
Psikolojik gelişim takibi
Çocuklarımızın psikolojik gelişimleri yani sosyal, duygusal, kişisel ve davranışsal gelişimleri günlük yuva ortamında yakından takip edilir. Çocuk doğal ortamında; oyun oynarken, uyurken, yemek yerken izlendiği için rahat gözlem yapılabilir; bu sayede çocukların, en az fiziksel gelişimleri kadar önemli olan psikolojik gelişimleri de düzenli olarak kontrol edilir.
Önleyici danışmanlık
Önleyici danışmanlık, sorunlar oluşmadan, henüz ufak bir soru işareti iken önlemeyi sağlayan bir sistemdir. Çocuğun, gelişim takibi sırasında fark edilen ufak problemler, profesyonel yardım gerektirecek duruma gelmeden, yuva ve aile ortamında uygulanacak basit önlemler ile probleme dönüşmeden önlenir.
Gelişim testi uygulamaları
Çocuğumuzun gelişimiyle ilgili bir gecikme şüphesi söz konusu ise standardize edilmiş testler yardımıyla çeşitli alanlardaki gelişimi değerlendirilir ve gerekli terapi veya eğitim sürecine yönlendirilir.
Sistematik aile görüşmeleri
Ailelerimizle belirli zamanlarda bir araya gelip çocuklarımızın durumuyla ilgili olarak görüşmeler yapılır, annelik ve babalık becerilerini geliştirmeye yönelik seminer toplantıları düzenlenir.
Aylık ve dönemlik gelişim raporları
Çocuklarımızın çeşitli gelişim alanlarındaki durumlarıyla ilgili olarak aylık ve dönemlik raporlar hazırlanıp ailelerimize sunulur.
İletişim
Maltepe Çocuğun 100 Dili Anaokulu
İDEALTEPE MAH. NAMIK KEMAL CAD. NO:10 İDEALTEPE /MALTEPE
Telephone: 0216 417 03 12
Gsm: 0532 572 71 61
E-mail: info@cocugun100dili.com
Facebook:www.facebook.com/cocugun100dili
İnstagram:www.instagram.com/cocugun100dili_anaokulu
Youtube:www.youtube.com/channel/UC